YDT’de Nasıl 2915 Sıralama Yaptım?

YDT’ye Nasıl Hazırlandım Serisi: YDT’de Nasıl 2915 sıralama yaptım?

Dilciler merhaba, ben The Teacherist. YDT’de başarılı olan arkadaşların desteğiyle hazırladığımız bu seriye hoş geldiniz. Bu yazıda Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği  Bölümü’nü kazanma yolcuğundan bahsedeceğiz. Serinin bu yazısının diğerlerine göre oldukça farklı YDT ve TYT hazırlık süreci olduğunu düşünüyorum. Hazırsanız başlayalım.

Netlerim, Sıralamam ve Başarı Puanım

Merhaba arkadaşlar, ben Nisa. Bu sene (2022) ilk defa sınava girdim ve Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünü kazandım.

  • Sıralamam: 2915.
  • Puanım: 493.
  • Türkçe: 35 net.
  • Matematik: 22 net.
  • Fen: 14.5 net.
  • Sosyal: 12.5 net.
  • TYT netim: 84.
  • YDT netim: 75.

 

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki hedefim tüm sene boyunca Boğaziçi Çeviribilimi idi ve bu çalışmamın, bu sonucumun yeterli olduğunu düşünmüştüm, ta ki yerleştirme sonucu gelene kadar. Herkes gibi ben de yığılma mağdurlarından biriydim yani bu netlerle. Öğretmenlik, tercümanlıklarla dolu listeme fevri bi şekilde eklediğim ama hiç pişman olmadığım bi bölüm oldu. Neden? Çünkü bu yazın Temmuz’unda bir dil kursunda öğretmen olarak çalışmaya başladım, hala da çalışıyorum. Orada haftada 40 saate yakın derslerine girdiğim ve samimi olduğum öğrencilerimle 2 ay birliktelikten sonra bu bölüme karşı tüm ön yargılarım yıkıldı ve son dakika ekledim 2.sıraya, o geldi. Sanki tüm evren öğretmen olmamı istiyormuş gibicesine. 

YDT’ye Nasıl Hazırlandım?

En önemli kısım olan Dili nasıl hallettim ondan bahsetmek istiyorum. Ben lisede Hazırlık okumuştum ve ne kadar 1 senelik hazırlıktan sonra sayısaldan girmeyi düşündüğüm için çok fazla devam ettirmesem de o sene derslere giren yürüyen tecrübe bir İngilizce hocasına sahip olduğum için İngilizce alt yapım/temelim sağlam kalmıştı. Yani şans işi biraz benimki. 3 sene sonra dilden girmeye karar verince bir starter ya da A1 değildim yani.

Sınav odaklı yaptığım ilk şey sanırım 12.sınıfa geçmeden ki yazda bitirdiğim ve bir daha asla gramer çalışmama yemini ettiren 700 sayfalık ELS kitabıydı. Ve cidden de bi daha çalışmadım. Gerçekten özümseyerek, bitirmek için bitirmeden çalışırsanız 8 senelik ingilizce müfredatını 2 ayda daha iyi öğrenebilirsiniz. Bunun haricinde size tavsiyem ingilizce konuştuğunuzda “insanlar ne der?” kafasından bir an önce çıkmanız. Yani sınava akademik odaklı hazırlanıyor olmanız sizi speaking yapmaktan alıkoymasın. Ben kendimde ingilizce deneme çözecek, her sabah kalkıp onlarca kelime ezberleyecek, kelime defteri tutacak, sürekli gramer çalışacak bir irade ve karakter bulamadığım için umudumu kesmek yerine yazılı bir sınav da olsa speaking üzerinden gitmeye karar verdim. En büyük ve doğru verdiğim karardı çünkü herkesin öğrenme yöntemi farklıdır, benim bunları yapmadığım sizin yapmamanız anlamına gelmez hatta eğer ezber yaparak bi yere varmadığınızı düşünüyorsanız bu taktiğin size uygun olmadığını fark edip siz de speaking üzerinden gidebilirsiniz.

Speaking Odaklı YDT Hazırlığı

Peki tamam speaking ama nasıl? Şöyle, evde kendi kendime her yaptığım aktiviteyi deli gibi ingilizce konuşarak yapmak haricinde bir dil kursuna yazıldım sınav dönemiyle aynı sene. Yani okuldan çıkıp akşam da Speaking clublara katılıyordum. Bu normal bir kurs değildi: Hiç Türk hoca yoktu. Tüm hocalar Afrika, Avrupa gibi ülkelerden gelmiş native speakerlardı. Yani burada hayatta kalmak için İngilizce konuşmak zorundaydım. Adeta şaşırırken bile “e oha” demek yerine “Holy cow!” diyecek duruma getiren canım kursum. Kursta ayrıyeten kitap üzerinden gidilen gramer kur dersleri de vardı ama ben almadım dondurdum ve sadece 8 ay boyunca speaking derslerine geldim. Yeri geldi tek katılımcı olsam bile hocalar gelmek zorunda kaldı ama devam ettim.

Konular ilk başlarda klasik get to know konuları olsa da daha sonraları: günlük hayat,geçmiş olaylar ya da o sıralar gündemde ne varsa (virüs, antlaşmalar, savaşlar, teknolojik buluşlar…) şeklinde seyretti. Farkındaysanız YDT de ne üzerinden soru geliyorsa onlar hakkında. Bütün YDT kelime haznemi bu clublarda öğrendim. Ve ezberlemek yerine spontane bi şekilde online sözlükten baktığım kelimeyi o anda cümle içinde kullandığım için kalıcı oldu. Yaptığım ve başarılı bulduğum başka bir tip: kelimeyi Türkçe anlamıyla öğrenmeyin. Yeni bir kelime öğrendiğinizde onun yerine kullanabileceğiniz alternatiflerle öğrenin hatta speaking yapıyorsanız ve o kelimeyi bi kaç kere kullanmak zorundaysanız farklı synonymlerini kullanabilirsiniz. Çok gelişir, çok geniş hazneye sahip olursunuz.

YDT Denemeleri

Peki, hiç mi deneme çözmedim? Hayır, çözdüm. 1.5 ay kala son 10 senenin çıkmış sınavlarını çözdükten sonra çıkmış YÖKDİL ve YDS sınavlarından bazılarını çözdüm. Bu sınavlar YDT den daha geniş kapsamlı ve daha akademik olduğu için sonuçlar da YDT denemelerinden daha düşük geliyordu normal olarak. Ama moralimi bozmadım çünkü YDT çözseydim sürekli aynı kalıplara aynı kelimelere maruz kalacaktım.

YÖKDİL gibi sınavlar spesifik bir alanla alakalı olduğu için benim kelime haznemi belli bir alanda (sosyal, sağlık, fen..) daha çok geliştirdi. Ama sizin daha kısıtlı bi zamanınız, daha temel seviye İngilizce alt yapınız var ise ve nihai amacınız YDT de başarılı olmak ise Modadil, YDS Publishing, Akındil gibi yayınları çözmeniz daha faydalı olacaktır. Denemeleri çözdükten, süreniz dolduktan sonra soruları bir de çözmek için değil de her anlamda demek istenileni anlamak, bilmediğiniz kelimeleri öğrenmek, genel kültürünüzü artırmak amacıyla tekrar çözebilirsiniz. Fark edeceksiniz ki aslında eğlenceli ve ilginç şeyler var paragrafların ve diğer soruların içeriğinde.

TYT’ye Nasıl Hazırlandım?

Bir diğer konu, şöyle ki hiç bir zaman düzenli çalışan bir öğrenci olmadım ve sadece sevdiğim şeyleri öğrenmeye ama öğrenirken de üstünkörü değil ayrıntısı ayrıntısına öğrenen bir tipleme oldum. Bu özelliğim de TYT kısmında çok işime yaradı. Sene başlarında çoğu ‘gerçek’ dilci gibi benim de sayısalım yerlerdeydi: Mat 6 nete buna da şükür diyordum. Fen zaten yoktu. Sosyal’de de yorum sorularını yapabiliyordum sadece. Tek avantajım Türkçeydi, 30 altına sene boyunca nadir düştüm çünkü önceden süregelen kitap okuma alışkanlığımdan dolayı birçok kişinin hezimete uğradığı uzun paragraflar çok zorlamıyordu, sınavda da 35 net geldi. Demem odur ki artık dil bilgisi, kısa soru çağı bitti arkadaşlar, Türkçe için kitap okuyun, TÜBİTAK bilim dergileri okuyun, bilimsel ve sosyal güncel yazılar okuyun ki denemelerde karşınıza bir paragraf geldiğinde: “Aa ben bunu okumuştum bi yerde, bu deneyin sonucu böyle bitiyor, bu rahatsızlık şunlara bunlara sebebiyet veriyor…” diyerek direkt öncüllere atlayabilin ya da çıkarım yapabilin. Ben çok yaşadım ve zaten ÖSYM paragrafları bu tarz dergilerden copy-paste yapıyor.

TYT SOSYAL

Sosyal bilgiler tüyoları verecek olursam eğer şunu diyebilirim ki Coğrafya için harita çalışın, Tarih’i eğlenceli anlatan videolar izleyin, Din ve Felsefe çok çıkan terimleri öğrenin. Ben tamamen sınav menfaatinden uzak bi şekilde World Map quiz diye bir Coğrafya oyunu oynuyordum sene başında. Ve sonradan coğrafya için yapmam gereken en önemli şeyin bu olduğunu fark ettim: Harita bilgisi. çünkü ne kadar iklim tipleri, bitki, orman,deprem her neyse ne olduklarını öğrenseniz de ve nerede olduklarını bilseniz de sınav sizden haritada bulmanızı istiyor. Ve görsel hafızası iyi olan biriyseniz bu taktiği uygularsanız büyük ihtimal şuan bile bi Avrupa bi Asya haritasını çizebilecek hale gelirsiniz. Bu, tarih konusunda da geçerli. Kitaptan bilgi ezberlemek yerine, o bilgiyi harita üzerinde görün, bilgi üzerine yapabileceğiniz yorumları not alın. Kısaca ille ezber yapacaksanız yorum ezberleyin, büsbütün bilgiyi değil.

TYT Matematik

Evet, şimdi Boğaziçi istediğime karar verdikten sonra adeta kendimi öğrenmek için zorla sevdirttiğim ders olan Matematiğe geldik (22 net). Bir dilci için maalesef ne kadar önemli olduğunu çok geç anlamam bu süreçteki hatamdı. Okulum da Fen Lisesi olduğu için sayısalcılara daha fazla itina gösteriliyordu. TYT sorusu sorma olsun, yardım olsun AYT odaklı gidiliyordu zaten. Yani ne başardıysam kendim ve yardımcı olan sınıf arkadaşlarım sayesinde oldu diyebilirim. Evde soru, deneme çözerdim, yapamadığım soruları kesip sınıfa getirirdim orada zaten inek olan ve sadece AYT çalışan fenli arkadaşlarıma çözdürüp hem onlara hem kendime fayda sağlardım. Böyle böyle sene sonunda 30 ları bile görmüştüm ama sınavda olmadı. Sağlık olsun.
Siz de deneme çözdüğünüzde yaptığınız soru sayısı ne kadar yeterli gelse ne kadar çok gelse de sevinmek yerine zaman buldukça boş bıraktıklarınızı da sorun. Düzenli yaptığınız sürece emeklerinizin karşılığını Matematik kısmında bi şekilde alırsınız. Çok soru çözmeye değil, problem odaklı, çıkmış soru odaklı ve sık yaptığınız hatalarınız odaklı gidin derim. Sene sonunda TYT matçısı olmuştum. Sayısalcılar TYT çözdürmeye geliyordu ve gerçek dilci olup olmadığınızı sorguladığınız zamanlar oluyor böyle bi durumda.

TYT Fen

Fen bölümünde 14.5 netim vardı. Neden? Çünkü kendimden kaynaklı Kimya ve Biyoloji’ye ilgim ve sevgim vardı. O yüzden bu iki ders için ders dinlemek ve okul denemeleri haricinde pek bir şey yapmadım. Fizik, benim ön yargılı olduğum derslerin ikincisiydi çünkü sürekli formül ve problem çözdürme gerektirirdi. Fakat okul denemeleri başladıktan sonra fark ettim ki öğretilen Fizik ile ÖSYM’nin istediği fizik aynı değildi. Formüllere ihtiyaç bile yoktu TYT için. Sadece günlük hayatta yaşadığımız bi olayı Fizik boyutunda yorumlamaktı mesele. Bunu anladıktan sonra ve mantığını çözdükten sonra denemelerde çoğu Fizik sorusunun birbirini tekrar ettiğini fark ettim. Döndürüp dolandırdıp aynı şey soruluyordu. Nitekim gerçek sınavda da böyle oldu, şaşırtmadı.

Özetle

Şöyle bir kapanış yapmak istiyorum dilci kardeşlerim: Her şey sizin sisteme, derslere karşı bakış açınızın nasıl olduğunda bitiyor. Biz dilciyiz neden bunları öğrenmek zorundayız demek yerine, bu bilgilerin bazılarının aslında sizi geliştirebilecek, günlük hayatını kolaylaştırabilecek ya da arkadaş ortamında, iş ortamında sizi muhabbete dahil edebilecek kültürlü, tarihini bilen, felsefe yapabilen, entelektüel görünmenizi sağlayabilecek bilgiler olduğunu kabul ederek bu sınava çalışın. Böylelikle gençliğinizin baharında hayatınızdan bir yıl kaybetmiş olduğunuzu değil sadece daha yoğun öğrendiğiniz, bilgilendiğiniz bir sene olarak hatırlarsınız sınav senenizi. 

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like